- Katılım
- Ocak 16, 2025
- Mesajlar
- 15,831
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 36
Yağışlardaki azalışın Karadeniz'den Marmara Denizi'ne giren suyu etkilemeye devam ediyor. Uzmanlar, Marmara Denizi'nin kabusu olan müsilajı da etkilediğini dile getirdi. Jet akıntısının müsilaja neden olduğu belirlenirken kuraklık sürerse müsilaj oluşumunun da artacağının da altı çizildi.
Marmara Denizi'nde 2 hafta önce deniz yüzeyinin altında tespit edilen müsilaj oluşumu, Kadıköy Bostancı Sahili'nde 2 gün üst üste deniz yüzeyinde görüldü.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu Üyesi Prof. Dr. Barış Salihoğlu, özellikle Karadeniz'den gelen suyun bir süre düşük seviyede seyretmesi nedeniyle Marmara Denizi'nin üst suyunda değişimin az olduğunu, bunun sonucunda da müsilajın ortaya çıktığını söyledi.
Marmara'daki ana sorunun kirlilik ve oksijen azlığı olduğunu vurgulayan Salihoğlu, kirlilik girdilerinin yüksek seviyede olmaya devam ettiğini, dolayısıyla müsilajın ya da başka ekstrem olayların görülmesinin kaçılmaz olduğunu ifade etti.
Kış döneminde olunmasına karşın yağışların az olduğunun altını çizen Salihoğlu, "Yağışlar az seyrettiği ve Boğaz'dan gelen jet akıntısı olduğu sürece müsilaj yüzeye çıkmaya devam edecek, şu anki durumu böyle görüyoruz. Konu sıcaklıkların artmış olmasının ötesine geçmiş durumda, artık kuraklık da çok etkiliyor." dedi.
Kuraklığın, Karadeniz'e giren suyu ve dolayısıyla Marmara'daki değişimi ciddi etkilediğini anlatan Salihoğlu, "Artık müsilajı gördüğümüzü söylüyoruz, söyleyebiliyoruz. Zaten uzun süredir olabileceğini söylüyorduk. Bu değişim az olduğu sürece -ki önümüzdeki aylarda da bunun az olacağını öngörüyoruz- müsilaj bir süre daha devam edebilir. Su yüzeyinde de görünmeye devam eder. Özellikle Boğaz'dan giren jet akıntısı güçlenirse bunu daha fazla yüzeye çıkaracaktır." diye konuştu.
Kirlilik azaltılmadığı sürece, artan kuraklık ve Marmara üst suyundaki dolaşımın azalmasıyla bu tür olayların olağan hale gelebileceği uyarısında bulunan Salihoğlu, müsilaj görülmese dahi Marmara'daki durumun kötü olduğunu, halihazırda yoğun seviyedeki kirlilik ve oksijen azlığının Marmara'da devam ettiğini bildirdi.
Salihoğlu, tüm denizlerin kirlilik konusunda alarm verdiğini, iklim değişikliğinin hayatın bir gerçeğine dönüştüğünü, yangın, kuraklık gibi afetlerin arttığını ve Türkiye'nin de bunlardan en fazla etkilenen coğrafyada olduğu değerlendirmesini paylaştı.
Salihoğlu, hangi noktaya döküldüğü fark etmeksizin atık su deşarjlarının, tüm şehirde arıtmadan, mümkünse ileri biyolojik arıtmadan geçirmesi gerektiğini belirtti.
Yayılı kaynaklar olarak nitelendirilen Susurluk Havzası'ndan Marmara Denizi'ne yoğun biçimde kirlilik girdiğine değinen Salihoğlu, "Nehirleri doğal habitatına, doğal ekosistemine hızla dönüştürürsek, o hızlı bir adım olur ve en azından yayılı kaynaklardan giren kirliliği biraz azaltmış oluruz. Zaten şehir deşarjları konusunda ileri biyolojik arıtmaya geçme yönünde bir fikir birliği olduğu görülüyor. Onlar da hızla geçeceklerdir." dedi.
Tüm bunların yapılması durumunda daha temiz, müsilajsız ve oksijeni olan bir Marmara olacağını sözlerine ekleyen Salihoğlu, "Bütün istediğimiz bu. Oksijensiz bir Marmara'dan kurtulmak istiyoruz. En önemlisi, kirliliği azaltılmış ve oksijen seviyeleri artmış, biyoçeşitliliği daha sağlıklı hale gelmiş bir Marmara. İklim değişikliği bu kadar ekosistem üzerinde baskı yaratırken bizim diğer baskıları bir an önce azaltmamız gerekiyor." diye konuştu.