Ben haklıyım! "Kendine hizmet eden atfetme yanlılığı” dır

Elizabet

Administrator
Yönetici
Katılım
Ocak 16, 2025
Mesajlar
31,590
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Ben haklıyım!

Eğer bir zafer elde ettiysek o, anamızın ak sütü gibi helaldir ve bize aittir. Eğer bir yenilgi, veya olumsuz olay var ise, kabahatli, suçlu olan, biz değil, hep ötekidir. Bu eğilim ve yorumlama biçimi üstelik çok da yaygındır. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Türkçapar, haklılık yanılgısını yazdı.

Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Türkçapar
Başımıza kötü bir şey geldiğinde başkalarını, çevreyi, kötü şansı suçlamak çok sık görülen bir tutumdur: “Zaferlerin yüzlerce babası vardır ama yenilgiler öksüzdür.” En doğru, en dürüst, en haklı, en çok hakkı yenen, hep önü kesilen bizizdir. Sadece bireysel yaşamda değil, toplumsal ölçekte de aynı eğilimi görebiliriz. Bizim meslek grubumuz, bizim ailemiz, bizim şehrimiz, bizim mahallemiz, bizim takımımız hatta bizim ülkemiz hep haksızlığa uğrayan taraftır. Eğer bir zafer elde ettiysek o, anamızın ak sütü gibi helaldir ve bize aittir. Eğer bir yenilgi, veya olumsuz olay var ise, kabahatli, suçlu olan, biz değil, hep ötekidir. Bu eğilim ve yorumlama biçimi üstelik çok da yaygındır. Hemen her insan kendisinin insanların çoğunluğuna göre daha adaletli, daha iyi, daha nesnel, daha fedakâr olduğuna inanır. Çoğu kişide var olan bu eğilim, psikolojide çok bilinen bir bilişsel önyargı tipi olan "kendine hizmet eden atfetme yanlılığı” dır. Acaba neden böyle bir atıf yanlılığını çok yaygındır? Neden çoğumuz, iyi bir şey olduğunda bunun kendi çabalarımızın sonucu olduğunu düşünürken, kötü şeyler yaşandığında suçu dış etkenlere bağlarız. NEDEN OLUR? Olan bitenleri, çıkan sonuçları bir etkene, bir nedene bağlamak insan oğlunun kaçınılmaz bir düşünsel özelliğidir. Atfetme yanlılığı ise olan bitenleri, sürekli ve uygunsuz bir şekilde hep kendimizi haklı çıkaracak şekilde açıklama eğilimidir. Bu yanlılık tabi ki durduk yerde çıkmaz, bir olguyu bir şekilde belli bir nedene bağlamak, o neden ne olursa olsun, belirsizliği azaltıp bizi rahatlatır. Olumsuz olayları ve sonuçları dış etkenlere bağlamak ise daha da iyi gelir bize. Bu şekilde bir açıklama bireyin özsaygısını korumaya ve olumlu benlik algısını sürdürmeye yarar. Herkes, kendisini iyi hissetmek ve kendisiyle ilgili olumlu bir benlik algısına sahip olmak ister. Ama diğer yandan da hiç kimse mükemmel değildir, hayatta başarısızlıklar, yenilgiler, hayal kırıklıkları çoktur. Bu zorluklar ve yenilgiler içeren yaşamda kendisini iyi hissetmek umutlu ve motive olmak için başarıları, olumlu sonuçları kendilerine atfederek (içsel atıf), özsaygıyı artırmak, diğer yandan başarısızlıklarını dış etkenlere bağlayarak (dışsal atıf) özsaygıyı korumak iyi bir yöntemdir. KİMLERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜR? Yapılan çalışmalar kişinin özsaygısı ve kendine güveni ne kadar düşükse, kendine hizmet eden atfetme yanlılığının o derece abartılı olduğunu göstermektedir. Tam tersi kişi ne kadar güvenli ise kendine atfetme yanlılığı da o kadar az olur, böyle bir kişi eksik ve hatalarını kendisine ne kadar güvenirse o kadar kolay kabul eder. Dolayısıyla eğer bir kişi kendisine güvenmiyorsa kendisini haklı görüp etrafı suçlama eğilimi daha fazlayken, kendisine güvenen bir kişide bu eğilim daha azdır. YARARI NEDİR? Bu bilişsel önyargın en önemli yararı özsaygımızı korumak veya arttırmaktır. Başarılarımızı kendimize bağlamak kendimizi daha değerli hissetmemize yardımcı olurken; başarısızlıklarımıza dışsal nedenler aramak, olumsuz duygulardan kaçınmamızı ve kendimizi daha olumlu görmemizi sağlar. Düşük not alan ve kendini kötü hisseden bir öğrenci, öğretmeni veya takımı yenilen bir taraftarın hakemi suçladığında bir nebze olsun kendisini iyi hissedebilir. PEKİ YA ZARARI? Olmaz olur mu? Hem de nasıl: Kendi yaptıklarıyla alınan sonuç arasında hiçbir ilişki kurmayan kişi kendini, yaptıklarını tanımadıkça ve anlamadıkça aynı hataları yapmaya devam edebilir, kendini geliştiremez, davranışlarını daha rafine ve verimli hale getiremez. Hep kendini haklı gören ve çevreyi, suçlayan bir antipatik olarak da algılanır, ilişkileri bozulur. Toplumsal ölçekte bu eğilimin fazla olduğu toplumlarda toplumun kendi eksikliklerini fark etmesi ve düzeltmesinin yönünde bir engel oluşturur. Kendini düzeltmek gibi zor ve zahmetli bir süreç yerine hiçbir şey yapmadan birilerini suçlamak sadece geçici bir rahatlama sağlar, ama buna karşılık sorunlar devam eder. ÇÖZÜM Bütün bu yanlılıkların panzehiri, yine kendi farkındalığımızı kullanarak, olguları gerçekçi ve verilere uygun şekilde değerlendirmek ve sağduyumuzu kullanarak, olan bitenlerin, hem kendimizle, hem çevreyle hem de koşullarla ilgili olduğunu ve tek etkenli olmadığını özellikle sorun yaşadığımız sıkıntılı zamanlarda kendimize hatırlatmak ve olabildiğince dengeli adil bir şekilde düşünmeye çalışmaktır …
 
Üst